(ANKARA) – İmralı heyeti üyesi Sırrı Süreyya Başkan, katıldığı televizyon programında yaptığı açıklamada “Silahlar devre dışı, bütün herkes için geçerlidir” dedi. “Bu ülke bölünmeyecek kardeşim, en çok bize zimmetli” sözlerini kullanan Başkan, “İlk kademe muvaffakiyetle tamamlandı. Birinci kademe bu işin yüzde 50’sinden fazlasıydı” diyerek sürecin değerli bir kısmının tamamlandığını ve ilerleyen etaplarda da kararlılıkla devam edileceğini belirtti.
TBMM Başkanvekili, DEM Parti İstanbul Milletvekili ve İmralı heyeti üyesi Sırrı Süreyya Lider, HaberTürk’te, Mehmet Akif Ersoy’un konuğu oldu. Gündeme ait açıklamalarda bulunan Lider, 1 Ekim 2024’te MHP Genel Lideri Devlet Bahçeli’nin DEM Parti sıralarına giderek tokalaşması ile başlayan ve geçtiğimiz gün PKK terör örgütü lideri Abdullah Öcalan’ın “Tüm guruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir” açıklamasına uzanan sürece yönelik değerlendirmelerde bulundu.
Onbir yıl evvel yaptığı konuşmayı hatırlatan ve ‘O vakit bu sıkıntının Devlet Beyefendiyle çözüleceğini söylemiştim’ diyen ve Bahçeli’nin attığı adımın ehemmiyetine vurgu yapan Başkan, mahpusa girdiğinde Bahçeli’den Pervin Buldan aracılığı ile ileti aldığını açıkladı.
Sayın Özgür Özel’in çabasına, dikkatine, teşekkür etmek boynumuzun borcudur diyen Başkan, İmralı’da gerçekleştirilen birinci ziyareti kıymetlendirerek şöyle konuştu:
“2012’de yaklaşık 3 yıl Abdullah Öcalan ile birlikte bir süreç yürüttük. Bir görüşme ritüelimiz oluşmuştu. Bu gittiğimizde ortadan 10 yıl geçti. Birbirimize sarıldık. Olağanda biz bir transfer yaparız. Devlet vazifelileri de orada olur. Bu sefer bizi durdurdu, ‘zamanı değerli kullanmak gerek, bu sefer yalnızca ben konuşayım bir daha ki görüşmeye aktarırsınız’ dedi. Büyük bir akılcılıkla, bildirisinde açıkladığını, yapmak istediğini, neden gerekli olduğunu, tarihi olarak nereye yaslandığını uzun ve gerekçelendirerek sundu.”
‘Örgütün feshedilmesi fikri birinci görüşmede var mı’ sorusunu yanıtlayan Lider şunları kaydetti:
“İlk görüşmede fesih ya da öteki bir şey anlatmadı. Kendisinin neden bu türlü bir muhtaçlığı hissettiğini, bölge ve dünya tahlili yaptı. Önümüzdeki misyon ve sorumluluğun ne olduğunu tartıştı bizimle. Bahçeli’nin açıklamalarına ait Öcalan’ın ‘İki, üç gün Bahçeli’nin ne dediğini düşündüm, Bahçeli önemli bir insandır onu anlamaya çalıştım sonunda çözdüm. Ben de buna değer biçtim’ dedi.”
Önder, Bahçeli’nin yaptığı açıklamalara Öcalan’ın şaşırdığını da aktardı ve şunları kaydetti:
“Sayın Öcalan dedi ki, ‘onu çok zorluyorlar, onun işini güçleştirmeyelim, ben Meclis’e gelmeyeyim, orada siz varsınız, ben buradan konuşurum’ dedi. Lider, Öcalan’ın rastgele bir kural ortaya koymadığını, İmralı’dan çıkma üzere bir pazarlığının olmadığını aktararak, “Şerefim üzerine temin ediyorum ki bu işin pazarlığı yok. İşin gereklilikleri var bu davet bir kısmın başlangıcı fakat bir yandan da bir kısmın bitimi. Bundan sonra yürütülecek süreç için bir grup enstrümanlara muhtaçlık var. Bunu devlet yetkilileri Sayın Öcalan’la konuşmuşlardır. İlk basamak muvaffakiyetle tamamlandı. Birinci etap bu işin yüzde 50’sinden fazlasıydı. Değerli, hayati, stratejik olan kısmı burasıydı. Herkes bir irade beyanında bulundu. Güç kuvvet veren ülkeler irade beyanında bulundu. Bundan sonrası bu süreci birlikte örme sürecidir.” dedi .
“Hükümet de devlet de itiraz etmiyor o paragrafa”
Önder, Öcalan’ın davetinden sonra açıkladığı iletiye ait de şunları söyledi:
“Bu iş ağır bir sorumluluktur. Barışı kuruyoruz. Farklı değerlendirmeleri yapanlar akıldan vazgeçmişler. Bu cümle bir şerh cümlesi değil. Bu olursa bir koşul cümlesi de değil. Daha açık haliyle söyleyeyim, bu mektup belirli mutabakatlarla çıkmıştır. Milletin gözden kaçırdığı bu manaya gelen cümle esasen mektubun içinde var. Demokratik toplum vurgusunun olduğu yerde cümleler var. Sayın Öcalan dedi ki ‘Bunu da eklemem lazım’ baktılar bir mani yok dediler. Devlet yetkilileri önerdi, ‘Bir arkadaşımızdan isteyin, bu da sizin fikriniz olarak orada derc edilsin’. Yani bu şerh, kaide manasına gelmiyor. Bunun tamamını okusaydık kimse bu paragraf üzerinden rastgele bir spekülasyon üretilecek miydi merak ediyorum. Hükümet de devlet de itiraz etmiyor o paragrafa.”
“ Bu ülke bölünmeyecek kardeşim, en çok bize zimmetli kardeşim “
‘PKK terör örgütünün Öcalan’ın davetini dinler mi?’ sorusuna yanıt veren Başkan şu tabirleri kullandı:
“Sayın Bahçeli’nin konuşmasına dikkat çekmek isterim. Kürt bu ülkede her şey oldu Kürt olamadı. Bu halk 91-92’de 92 kişi maksat gözetilerek ateş edildi. Oradan ne değişti, Sayın Bahçeli ‘ Bu Cumhuriyet Kürt ve Türk’ün ortak Cumhuriyeti’ dedi. Kürt kökenli yurttaşlar demedi. Sayın Cumhurbaşkanı buna irade koydu. Aramızdaki siyasi rekabet, çaba bu türlü başka muhalefetle yürütülene benzemeyecek kadar bedelli sert bir biçimde cerayan etti. Lakin bu paradigma değişimidir. Varlığını tanımak çok değerli bir şeydir. İnsan Hakları Kozmik Beyannamesi’nin başlangıcından bahsetti. İnsan anadilinde doğar, yaşar. Ben ve bütün arkadaşlarım, demokratik Kürt siyasetinde gelmiş geçmiş bütün arkadaşlarım kelamını budaktan esirgeyen beşerler değiliz. Hepimizin vekilliği kadar hapishane günleri var. Bu ülke bölünmeyecek kardeşim, en çok bize zimmetli kardeşim. Bunu avucumuzun içinde partimiz olarak saklayacağız. 15 yıldır, bu halk beni gördü izledi. Bu ülkeyi bölmeyeceğiz, böldürtmeyeceğiz. En mesnetsiz savlarda bulunanlara kadar hepsine azami hürmet duyuyorum. Gelin konuşalım, katkı sunun. Artık bu kafayı bir biçimde bir yana bırakalım, birlikte ne yapabiliriz.
“120 noktada halk toplantıları gerçekleştirmeyi planlıyoruz.
Zor olan yapıldı. PKK’yı takip eden akademisyen ve gazeteciler bilirler ki, bu kadar net ve bu üslupta yazılmış birinci mektup sayılabilir. İlkesel olarak herkesi kapsıyor. Özgünlüğü olan durumlar, yapılar için bir koşul, şerh sözkonusu değil. Bunu artık silah çizgisinden çıkaracağız. Sen, ben değil, birinci kez en geniş manasında bizim problemimiz oldu. Viledalı arkadaşlara söylüyorum kardeşim burada bu türlü bir irade beyanı var. Silahlar devre dışı, bütün herkes için geçerlidir. Problemler olabilir ortadaki makas PKK ile KCK ile örtüşmemiş olabilir, sıkıntımız sorunu çözmek. Kimse kimseye bir şey dayatmayacak. 120 noktada halk toplantıları gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Bu kendi seçmenlerimize tek değil. Herkes gelecek telaşlarını anlatacak onlardan ilham alacağız. Bizim işimiz artık başlıyor. DEM aslında birinci sefer kendi gerçek işini görmeye başlıyor. Biz barış ve müzakere partisiyiz. Demokratik bir alan var. Anayasa diyoruz 50 yıldır Kürt vilayetlerinin anayasası Terörle Gayret Kanunu. Öcalan’ın PKK üzerindeki tesiri hala, her vakit belirleyici. Örgüt 24 saat geçmeden çok net, koşul kipi içermeyen mektupla kamuoyuna duyurdu.”
Selahattin Demirtaş’ın eşi Başak Demirtaş’ı hastanede ziyareti esnasında Devlet Bahçeli ile yaptığı görüşmenin ayrıntılarını aktaran Lider şunları kaydetti:
“Başak Hanım önemli bir rahatsızlık geçirdi, hekimler ağır bir operasyona karar verdiler. Bu türlü olunca kanunen mahkumlara tanınan bir haktır. Bu çerçeve de Sayın Demirtaş’ın avukatları Adalet Bakanlığı’na müracaat ettiler. Sağ olsunlar Sayın Cumhurbaşkanı’na da arz edildi. Bir hassaslık oldu. O gece Sayın Demirtaş’ı ameliyatın yapılacağı hastanede hazır ettiler. Ameliyat olana kadar eşine moral verdi. Biz de Pervin Hanımla ikisine moral verdik. O esnada Sayın Devlet Bahçeli beni aradı. Duymuş Sayın Demirtaş’ın eşinin yanına getirildiğini. Daha evvel kendisi ameliyat olduğunda Sayın Demirtaş, benim üzerimden bir bildiri iletti Sayın Bahçeli’ye. Bu sanıyorum oradan başladı. Çok içten kısa bir sohbet geçti, benim telefonumla görüştüler. Başak Hanıma şifalar diledi.
“Bilerek ya da bilmeyerek, cehaletiyle sabote ediyor”
Aslında her gece belirli kanallarda sabote ediliyor. Bu çok uzun konuşma. Bir şeyin farkında değilmişiz üzere boş beleş kimse sallanmasın. Bilerek ya da bilmeyerek, cehaletiyle sabote ediyor. Elinde Kürt’e düşmanlıktan öteki hüneri olmayan bir sürü vasıfsız bu işin akıldanesi üzere ahkam kesiyor. Ancak bunlara da anlatacağız. Fiilen bu süreci sabote etmek manasına gelir.
Bir sürü kayyum ve tutuklama gibisi uygulamalar var. Süreci zorlayan şeyler. Artık bu irade de ortaya çıktığına nazaran demokratik alan bu türlü genişleyecek. Kural değildir ancak demokratik alanı geliştirmezseniz bu barış neşvü nema bulamayacak. İşi artık bu veçhesinden tartışmaya başlamalıyız. İtiraz da katkıdır.
“Çatışma olmayacak, silah devreden çıkacak”
Çatışma olmayacak, silah devreden çıkacak. Bunu zorlayan koşullar olduğunda vücudumuzu, gücümüzü, zekamızı, birikimimizi bunun önüne set olarak çekeceğiz. Bu herkesin görevi. Devlet de bu ikna çalışmaları için seferber olmalı. Bakın polemik lisanıyla konuşmuyorum. Devlet bu rızayı üretmek için elindeki bütün imkanları seferber etmelidir. Biz seferber olmalıyız. Çok ilkesel bir şeyden bahsediyorum, üniversal hiçbir hak rastgele münasebetle rehin alınamaz, baskı altında tutulamaz. İnsanların doğuştan sahip olduğu hiçbir şey rastgele bir şeyle alınamaz. Barış akademisyenleri, kanun kararındaki kararnameler birçok problemli alanlar var. Bunun toptan tahlili demokratik alanı genişletmek.
“Önümüzdeki vakit süreçte sayın Cumhurbaşkanı ile yüzyüze görüşme olacaktır”
Örgüt kendisini beyan etti. Silah bırakma davetlerinde Türk milliyetçiliği hiçbir vakit bu iradeye katkı sunacak bir durumu tercih etmedi. Bugün onu tercih ediyor. CHP bu kadar net bir katkı durumunda olmadı, bugün var. Temsili gücü yüksek Meclisimiz var. İlkesel olarak barıştan yana olanların şeffaflık talebi, Meclis’te yürütülmesi talebi var. ve elbirliğiyle. Bilenin bilmeyene borcu var. Ben tecrübemi aktaracağım beriki hünerini aktaracak. Dereyi geçtik, çayda boğdurtmayacağız.
Önümüzdeki vakit süreçte sayın Cumhurbaşkanı ile yüzyüze kıymetlendirme, görüşlerimizi aktarma, tekliflerini dinleme manasında tahminen bir görüşme olacaktır. Herkesin tasası, temkinliliği, kuşkusu anlaşılabilir. Ne vakte kadar? Düne kadar. Artık soyut bir şey üzerinde gezinip durmayacağımız somutluğa gedi. Bundan sonra İmralı ziyareti çeşitlenir. Hareket üslubu için gerekli olan altyapı. Bir örnek, silah bırakacaklar, nereye bırakacaklar? Sokağa mı bırakacaklar? Teknik ve hukuksal altyapı. Bir kanal İmralı ile açık olacak. Anayasa bambaşka bir husus. Yeniden onurumla temin ederek son kere söylüyorum; görüşmelerimizin hiçbirinde ne seçim, ne orta seçim ne anayasa bu türlü bir şey hiçbir şey konuşulmadı.”