Sigara ile alkol, akciğer ve göğüs kanserini tetikleyen faktörlerin başrolü
Gelişen teknoloji, kanserin bir tedavisi olan kemoterapiyi unutturmaya başladı
Prof. Dr. İlhan Hacıbekiroğlu: “Kanserin moleküler temelinin anlaşılmasıyla birlikte genetik değişiklikleri taşıyan tedaviler sunuyoruz”
SAKARYA – Türkiye’de erkeklerde en çok görülen akciğer, bayanlarda ise göğüs kanserini tetikleyen en değerli faktörlerin başında sigara ile alkol tüketimi geliyor. Gelişen teknolojiyle kanserin erken tanısı düzgünleşme oranını arttırıyor.
Kemoterapinin yerini yavaş yavaş kaybettiğini aktaran SEAH Tıbbi Onkoloji Kliniği İdari Sorumlusu Prof. Dr. İlhan Hacıbekiroğlu, “Kanserin moleküler temelinin anlaşılmasıyla birlikte genetik ilaçlar, şahsa özel taşıdığı mutasyon yada genetik değişiklikleri taşıyan tedaviler sunuyoruz” dedi.
Türkiye genelinde mevt sebebi kanser hastalığında erkeklerde akciğer, bayanlarda ise göğüs kanseri hadiseleri ön plana çıkıyor. Genetik yatkınlığın yanı sıra sigara ve alkol tüketimi ise bu hastalıkları tetikleyen en değerli faktörlerin baş rolünde yer alıyor. İnsan bedeninin rastgele bir kısmında olağandışı hücrelerin denetimsiz halde büyüyerek öteki organlara yayılmasıyla başlayabilen kanser hastalığının oluştuğu dokuya nazaran isimlendirilen 200’den fazla çeşidi olduğu biliniyor. Kanserin en yaygın cinsleri ortasında ise akciğer, göğüs, cilt, prostat, mide, kalın bağırsak (kolon), rahim ağzı (serviks) kanseri ve lenf bezi tümörleri en fazla karşılaşan tıp olarak literatürde yer alıyor. Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Korucuk Yerleşkesi Onkoloji Kliniği İdari Sorumlusu Prof. Dr. İlhan Hacıbekiroğlu ise bu hastalıkların gelişen tedavileri hakkında ve etapları hakkında konuştu. Gelişmiş ülkelerde erkeklerde prostat bayanlar da ise göğüs kanserini ön planda olduğunu belirten Hacıbekiroğlu, ülkemizde erkekler de akciğer, prostat bayanlar da ise göğüs ve tiroit kanserinin ön planda olduğunu açıkladı.
“Vücutta 200’ün üzerinde hücre tipi var ve bunların hepsinde kanser gelişiyor”
SEAH Tıbbi Onkoloji Kliniği İdari Sorumlusu Prof. Dr. İlhan Hacıbekiroğlu, “Günümüzde kemoterapi sürecinde çıkmış durumdayız. Kanserin moleküler temelinin anlaşılmasıyla birlikte genetik ilaçlar, şahsa özel taşıdığı mutasyon yada genetik değişiklikleri taşıyan tedaviler sunuyoruz. Bedende 200’ün üzerinde hücre tipi var ve bunların hepsinde kanser gelişiyor. Bu gelişen kanserlerin hepsinde evre ve alt taraftaki moleküler değişiklikler farklılıklar gösteriyor. Birtakım kanser tipleri var ki, çağdaş tedaviler ölçüsünde çok önemli sağ kalımlar elde ediyoruz. Örneğin, melenom üzere deri kanserinde 3 ay yaşayan metastatik evre 4 hastalar şuan immünuterapi bu kanser tipinde tesirli olması sebebiyle yüzde 10-15’lik üzere kısmı 10 yılları görmeye başladı ve bu inanılmaz bir muvaffakiyet. Akciğer kanserinde yalnızca kemoterapiyle bir yıl yaşayan hastalar, moleküler bir değişiklik tespit edilmesi hastalar kümesinde baktığınız vakit 8 yılları bulabiliyor buda evre 4 bazında olan hastalık için söylüyorum” dedi.
“Artık kemoterapi biraz biraz gündemimizden düşmeye başladı”
Kemoterapinin gündemden düşmeye başladığını belirten Hacıbekiroğlu, “Artık kemoterapi biraz biraz gündemimizden düşmeye başladı, maksada yönelik tedaviler ve immünuterapi şu kademede çağdaş tedaviler olarak kullanıyoruz. Bir çok kanser çeşidinde ileri aşamadakilerde küretif evrede değiliz. Çağdaş tedaviler ölçüsünde hakikaten kronikleştirilmiş, kısa müddette yaşayan hastaları uzun mühlete taşımız durumdayız lakin büsbütün silme bilhassa evre 4 hasta gurubunda şu etapta çok gerçekçi bir amaç değil fakat şuan ki çağdaş gelişmeler orayı hedefleyerek süratlice gitmemizi sağlamakta” diye konuştu.
“Kanseri yenmek için aslın en başta yakalanmamak gerekiyor”
Kanseri tetikleyen faktörlerden uzak durulması gerektiğini belirten Hacıbekiroğlu, “Kanseri yenmek için aslın en başta yakalanmamak gerekiyor. Korunabileceğiniz bir risk faktörü varsa bundan uzak durmak yada bırakmaktı. Örneğin, sigara kullanıyorsanız ve bırakırsanız akciğer kanseri riskinizi çok önemli manada azaltmış olursunuz yada makûs bir beslenmeye sahipseniz ve bunu düzelttiğiniz vakit önemli manada obeziteyle alakalı kanser tiplerinden uzak durursunuz. Bunları yapamıyorsanız, tarama yapılan kanserler bazında erken yakalanmasını sağlamak gerekir. Melenomda, kolon kanserinde, prostat ve göğüs kanserinde de erken teşhisle erken evrede yakalayıp hastaları tam olarak sıhhatine kavuşturmak hedeflenebilir. Kansere yakalanırsanız artık palyatif dediğimiz sistemik tedaviler üzere hastaların sağ kalımlarını maksimize edecek gerek cerrahi tedavilerle entegre edecek biçimde azamî sağ kalımlar hedeflenebilir” biçiminde konuştu.
“Türkiye standartları üzerinde bir tesise sahip”
SEAH’ın ülke standartlarının üstünde bir hizmet verdiğinin altını çizen Hacıbekiroğlu, “Ben Tıbbi Onkoloji Derneği Akreditasyon Kurulu’ndayım bir çok kemoterapi ünitesi ve onkoloji merkezini de standartlarının yeterlilik manasında denetlemesini de yapıyorum. Fakat Sakarya bazında konuşacak olursak yarı otomatik yahut manuel sistemle, 35 yataklı, 9 poliklinikle, klinik araştırma merkezine sahip, günde 90 hastanın kemoterapi yükünü çekebilecek, yılda 3 bin yeni hasta, 55 bin poliklinik hizmeti verebilen Türkiye standartları üzerinde bir tesise sahip küresel anlamda” ifadelerini kullandı.
