TBMM Genel Konseyi’nde 2025 yılı bütçe görüşmeleri devam ediyor. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, yargı sistemine yönelik tenkitlere, “Bugün eleştirdiğiniz bu yargı sistemi şayet 27 Mayıs’ta iş başında olsaydı Adnan Menderes ve arkadaşları asılmazdı. Beğenmediğiniz bu yargı sistemi 12 Eylül 1980’de iş başında olsaydı bir sağdan bir soldan diye gençlerin yaşı büyütülerek darağacına gönderilmezdi. Bu yargı sistemi 28 Şubat’ta iş başında olsaydı üniversite birincisi başörtülü kızlarımızı o kürsülerden yaka paça atmaya kimsenin cüreti yetmezdi” diye cevap verdi.
TBMM Genel Konseyi’nde; TBMM, Anayasa Mahkemesi, Adalet Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı’nın 2025 yılı bütçeleri görüşülüyor. Kümelerin konuşmalarının akabinde konuşma yapan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, özetle şunları söyledi:
“PARLAMENTER SİSTEMİN NEDNE OLDUĞU İSTİKRARSIZLIKLARA SON VERDİK”
“Adalet her şeyin temeli ve insanın faziletidir. Adaletin olmadığı yerde barış olmaz, huzur olmaz. Herkesin huzurlu yaşamasının teminatı adalettir. Adalat ise haklıya hakkını vermektir bu da hukuk devletiyle mümkündür. Son 22 yılda ülkemiz demokratik hukuk devletinin tahkimi ve emniyetli adalet sisteminin tesisi yolunda kıymetli aralar almıştır. Bu süreçte temel kanunlarımızın tümünü yeniledik ve toplum, çağın gereksinimlerine uygun hale getirdik. 12 Eylül anayasasının vesayetçi ruhunu azaltan kıymetli ıslahatları milletimizin takviyesiyle gerçekleştirdik.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçerek parlamenter sistemin neden olduğu istikrarsızlıklara, kısa süren koalisyon hükümetlerine ve bunların yol açtığı siyasi krizlere son verdik. Cumhuriyetimizi ve demokrasimizi güçlendirdik. Kamu denetçiliği kurumunu kurarak vatandaşlarımızın yönetimin işleyişi ile ilgili şikayetlerini inceleyecek faal bir sistem oluşturduk. Anayasa Mahkemesine ferdi müracaat yolunu açarak vatandaşlarımızın kendi ülkesinde hakkını arayabilme imkanı sunduk. Kamu kurumlarının şeffaflığını arttırdık. Ferdî dataların korunmasını garanti altına alarak özel hayatın kapalılığı ve bilgi güvenliğini sağladık. Bunların yanı sıra 4’er yıl ortayla açıklanan Yargı Islahatı Strateji Evrakı kapsamında toplumun değişen ve gelişen gereksinimleri karşısında yeni uygulamaları devreye aldık.
“BUGÜN İTİBARİYLE YARGININ ÖNÜNDE TOPLAM 11 MİLYON 795 BİN BELGE BULUNMAKTADIR”
Mahkemeler teşkilatımızı da güçlendiriyoruz. 2002 yılında isimli yargıda 3 bin 581 mahkeme varken bugün mahkeme sayısını 8 bin 383’e yükselttik. 2023 yılından bu yana da yargıdaki gecikmenin önüne geçmek için gereksinim duyulan yerlerde 2 bin 814 yeni mahkemenin kurulmasını sağladık. 15 bölgede bulunan istinaf mahkemelerini bu yıl içinde Tekirdağ ve Denizli Adliye mahkemelerini hayata geçirerek 17’ye yükselttik. 7 olan idari mahkeme sayısını da 9’a yükselttik. Bugün itibariyle yargının önünde toplam 11 milyon 795 bin belge bulunmaktadır. Bunun 6,5 milyonu ceza ile ilgili. Bu ağır iş yüküne karşın yıl içerisinde yargı teşkilatımız toplam 12 milyon 230 bin evrakta karar vermiştir.
Çocuklarımızın yargı süreçlerinde örselenmemesi konusunda çok hassasız. Gerek kabahat mağduru herek suça sürüklenen çocuklarımızın yetişkinlerden farklı ortamda yargı hizmeti alması onların üstün faydasını korumak açısından değerli. Çocuk adaleti sisteminin onarıcı adalet ile yine yapılandırılması için çocuk adalet merkezlerini uygulamaya geçiriyoruz.”
“BİZ BAŞÖRTÜSÜ MÜCADALESİ YAPARAK BURALARA GELDİK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı protesto ettikleri için gözaltına alınan bireylerin Marmara Kapalı cezaevinde başörtülerinin kesildiği tezlerine karşılık veren Tunç, şöyle devam etti:
“Marmara kapalı bayan ceza infaz kurumundaki tezlere ait olarak sizleri bilgilendirmek istiyorum. Gözaltına alındıktan sonra tutuklanarak Marmara kapalı bayan ceza infaz kurumuna sevk edilen bireylerin berbat muameleye maruz kaldığı tezleri gerçek değildir. Kuruma girişte ceza infaz kurumu idareleri ile ceza ve güvenlik önlemlerinin infazı yönetmeliğinin ilgili hususları kapsamında uygulama gerçekleştirilmiş olup çıplak arama yapılması katiyen kelam konusu değildir. Cezaevlerinde yapılan bütün uygulamalar mahremiyete ve insan haysiyetine hürmet temeline dayanarak gerçekleştirilmektedir. Kelam konusu olayda da fiziki ve ayrıntılı aramalar insan onurunu zedelemeyecek formda memleketler arası kriterlere uygun formda yapılmıştır. Kişi güvenliğine ziyan verebilecek eşyalar güvenlik münasebeti ile kontrole natüreldir. Burada başörtüsüne yönelik bir kısıtlama kelam konusu değildir. Gerçekten tutuklular da bunu beyanlarında söylemişlerdir. Toplumsal medyada dezenformasyona yönelik bilgiler yer almakta, o şahısların gerçek beyanlarına bakmanız lazım.
Biz başörtüsü gayreti yaparak buralara geldik. Biz başörtüsüne özgürlük diye imza attığımız için yargılandık. Bize başörtüsü dersi verecek değilsiniz.
“YENİ ANAYASAYI BARIŞ VE HUZUR İSTEĞİMİZİ TESİS EDECEK BİR TOPLUM KONTRATI OLARAK GÖRÜYORUZ”
Türkiye Yüzyılı vizyonu ülkemizin her alanda yaşadığı gelişmeleri ortaya koyan sonuncu bir perspektiftir. Bu perspektifin tümüyle hayata geçirilmesi yeni ve sivil bir anayasa ile mümkün olacaktır. Yeni anayasa hak ve özgürlüklerimizi koruyacak, birlikte yaşamaya dair ortak kelamımızı ve bu topraklar üzerindeki barış ve huzur isteğimizi tesis edecek bir toplum mukavelesi olarak görüyoruz.
Yine ülkemizin hukukun üstünlüğü endeksinde geri sıralarda olduğu söz edildi. Hukuka inanç endeksinde Dünya’da 117.sırada olduğumuzu söyleyenler var ve Türkiye’nin üzerinde gösterilen ülkelerde demokrasi bile yok, hür seçimler yok. Bu proje eski ABD Barolar Birliği liderinin kurduğu bir dernek ve bunu fonlayanlar var. Bağış yapanlarla listede birinci sırada olanlar tıpkı. Ne kadar bağış yaparsan o kadar üste çıkıyorsun. Bizim bütçede buna ait bir sayı konulmadı. OECD endeksleri de gündeme geldi. OECD raporlarında Türkiye’nin lehine de lan pek çok konu var bunları neden gündeme getirmiyorsunuz? Erişilebilir cevap veren kaliteli yargı konusunda en çok gelişme gösteren ülkeler ortasındadır diyor. Bunu niçin görmezden geliyorsunuz? Tıpkı raporda yargıda bayan erkek eşitliğinde on yılda 13 puan arttı diyor.
“MASA BAŞINDA HAZIRLANAN RAPORLARA BAKARAK TÜRKİYE’Yİ YANSITMAYAN RAPORLARI LİSANA GETİRİYORSUNUZ”
Gidiyorsunuz masa başında hazırlanan raporlara bakarak Türkiye’yi yansıtmayan raporları lisana getiriyorsunuz. Yargıya itimadı zedeleyecek telaffuzlardan kaçınmamız gerekiyor. Elbette yargı kararları eleştirilebilir bugün 11 milyon küsur evrak var. Burada gündeme gelen kaç belge var? İstisnai olarak düzenleme yapılabilecek evrakları gündeme getirerek 12 milyon 230 bin evrakta karar veren hakim ve savcılarımızın emeğine yazık değil mi?
Bugün eleştirdiğiniz bu yargı sistemi şayet 27 Mayıs’ta iş başında olsaydı Adnan Menderes ve arkadaşları asılmazdı, darağacına gitmezdi. Beğenmediğiniz bu yargı sistemi 12 Eylül 1980’de iş başında olsaydı bir sağdan bir soldan diye gençlerin yaşı büyütülerek darağacına gönderilmezdi ve hesap sorulması bugünlere kalmazdı. Bağımsız ve tarafsız olmamakla suçladığınız bu yargı sistemi 28 Şubat’ta iş başında olsaydı o üniversite birincisi olan başörtülü kızlarımız o kürsülerden yaka paça atmaya kimsenin hamaseti yetmezdi. Vesayetçilerin, darbecilerin koruyucusu ve kollayıcısı olan merhum Menderes’e ‘seni buraya tıkan kuvvet bu türlü istiyor’ diyen, 28 Şubat’ta cübbelerini yerlere seren anlayış 15 Temmuz’da iş başında olsaydı bugün hiçbirimiz burada olmazdık. Düzgün ki bu yargı sistemi var. Bundan bu türlü yargı kimsenin art bahçesi olmayacak.”
